28 Temmuz 2007 Cumartesi

Ağaç ve Saksı


Yedi sene az zaman değil. Yedi sene önce yeni bir hayata başlama kararını vermişken ne zamandır bir yerlerde sürünüp duran bonsai üzerine bir kitap geçti elime. Resimlere bakıp da heyecanlanmamak ne mümkün. Her bir resim denge ve huzur saçıyordu. Tam da ihtiyacım olan şeyler...
Kitabı şöyle bir karıştırdım. Neden olmasın? Ne zanaatkar ne de sanatçıyım. Ne azimliyim ne sebatkar, üstelik olağanüstü de sabırsızım. Uzun yaşamak gibi bir saplantım da yok. O halde neden olmasın? İyi kopya çekerim, taklit etmekten, hatta fikir çalmaktan da çekinmem. Yapalım şu işi. Sonunu düşünmeden bir şeye dalmaktan hoşlanırım. Bitkilerle uğraşmaktan da hoşlanırım. Yap gitsin.
Bonsai maceram işte böyle başladı.
Kitapta sözü edilen malzemeler yalan yanlış tedarik edildi. Bir çiçekçiden de bir sürü bitki alındı. Ve işe koyuldum. O katliamdan geriye üç azimli bitki kaldı. Resimlerde de görülen bir begonvil, bir çalı minesi ve bir zeytin.
Elbette şahane değiller. Yaptığım onca acemiliğe, onca hataya karşın hala yaşıyor olmaları bile başlıbaşına bir mucize.
Henüz hayatımı tümüyle ele geçirmiş değiller. Henüz görüntüleriyle olsun bana huzur ve sükunet yansıtmıyorlar. Sanat eseri olmaktan da hayli uzaklar. Ama onlar direnirken ben öğreniyorum.
Kimbilir belki bir gün...

Hiç yorum yok: